Bedensel Engelli Bireylerin Görünmeyen Yükü: Psikolojik ve Duygusal Destek İhtiyacı

Türkiye’de engelli bireylerin %73,5’i toplumda ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. Peki siz çocuğunuzun her gün maruz kaldığı bakışların, sadece gözle değil ruhla da iz bıraktığını hiç düşündünüz mü?

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılı verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 5 milyon 200 bin engelli birey yaşamaktadır. Bu bireylerin büyük kısmı bedensel engellidir ve yaşamlarını fiziksel sınırlılıklarla sürdürmektedir. Ancak bu fiziksel zorlukların yanı sıra, görünmeyen fakat en az o kadar ağır bir yük daha vardır: psikolojik ve duygusal zorluklar.

Toplumda engellilik denildiğinde ilk akla gelen erişim rampaları, asansörler veya özel ulaşım araçlarıdır. Oysa engelli bireylerin yaşadığı en derin engeller, bazen bir bakış, bir söz, bir dışlanma ya da duygusal yalnızlık olabilir. Günlük yaşamda karşılaştıkları fiziksel engellerin yanında, toplumdan soyutlanma, özgüven kaybı, yalnızlık ve psikolojik sorunlar da bireyin ruh sağlığını tehdit eder.

Bu yazı, bedensel engelli bireylerin sıklıkla göz ardı edilen psikolojik ve duygusal ihtiyaçlarını görünür kılmayı amaçlamaktadır. Resmi veriler ve bilimsel araştırmalar ışığında, bireyin ruhsal bütünlüğüne katkı sağlayacak mekanizmalar ve toplumsal farkındalık yolları ele alınacaktır.

Görünmeyen Engeller: Psikolojik Zorlukların Gerçekliği

Bedensel engelli bireyler, fiziksel hareket kısıtlılıklarının yanı sıra, toplumda karşılaştıkları önyargı, dışlanma ve ayrımcılıkla da mücadele etmektedir. Bu durum, bireyin ruhsal dengesini bozmakta; depresyon, anksiyete, sosyal izolasyon, özgüven eksikliği ve stres bozuklukları gibi psikolojik sorunlara yol açmaktadır.

Türkiye Psikiyatri Derneği’nin 2022 yılında yaptığı araştırmaya göre, bedensel engelli bireylerin %68’i hayatlarının bir döneminde depresif semptomlar yaşadığını, %72’si ise toplum içinde kendisini yetersiz ve dışlanmış hissettiğini belirtmiştir.
(Türkiye Psikiyatri Derneği, “Engellilerde Ruh Sağlığı Araştırması”, 2022)

Bu yalnızlık duygusu özellikle genç bireylerde daha ağır sonuçlar doğurmakta, bireyin yaşam doyumunu azaltmakta ve sosyal hayattan tamamen çekilmesine neden olmaktadır.

Aile Dinamiklerinin Psikolojik Etkisi

Aile, bireyin en yakın destek sistemi olmakla birlikte, kimi zaman bu destek yanlış yönlendirmelere de neden olabilir. Özellikle aşırı koruyucu aile tutumları, bireyin özgürleşmesini engellemekte, karar alma yetisini zayıflatmakta ve bireyi sürekli yardım bekleyen pasif bir figüre dönüştürebilmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2021 tarihli “Disability and Mental Health” raporu, ailelerin psikolojik farkındalık eğitimi almasının, bireyin ruh sağlığına doğrudan olumlu etkileri olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle aileler için düzenli psiko-sosyal eğitim programlarının yaygınlaştırılması gereklidir.

Ayrıca, empatik iletişim kurabilen, bireyin fikirlerini önemseyen ve destekleyici tutum sergileyen ailelerde yetişen bireylerin, sosyal hayata daha güçlü entegre olduğu gözlemlenmektedir.

Sağlık Sistemindeki Eksiklikler ve Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri

Türkiye’de sağlık hizmetlerinin büyük çoğunluğu fiziksel sağlık odaklıdır. Oysa engellilik, sadece bedeni değil, zihni ve ruhu da etkileyen bir olgudur. Mevcut sistemde psikolojik destek hizmetleri hem sınırlı hem de erişimi zordur.

Sağlık Bakanlığı’nın 2023 yılı Ruh Sağlığı Eylem Planı içinde engelli bireylerin özel destek alabileceği merkezlerin artırılması hedeflenmiştir. Ancak uygulamada bu hizmetlerin yetersiz kaldığı görülmektedir.

  • Rehabilitasyon merkezlerine psikolog istihdamı,
  • Her ilde en az bir psikolojik danışmanlık merkezi kurulması,
  • Bireye özel terapötik yaklaşımlar: sanat terapisi, grup terapisi, psikodrama vb.

gibi alanların geliştirilmesi gerekmekte olduğu yadsınamaz bir gerçek.

Sosyal Destek ve Toplumsal Katılımın Önemi

Sosyal bağlar, bireyin ruhsal sağlığı için vazgeçilmezdir. Ancak bedensel engelli bireyler, toplumsal etkinliklere katılma konusunda hem fiziksel hem de psikolojik engellerle karşılaşmaktadır. Bu da zamanla sosyal fobiler geliştirmelerine neden olur.

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Enstitüsü’nün 2021 araştırmasına göre, düzenli sosyal etkinliklere katılan engelli bireylerin yaşam doyumu %38, sosyal destek algısı ise %45 oranında artmıştır. Bu sonuçlar, sosyal katılımın psikolojik etkisini açıkça ortaya koymaktadır.

Belediyeler ve sivil toplum kuruluşları tarafından:

  • Engelsiz sosyal kulüpler,
  • Akran destek grupları,
  • Katılımcı kültürel faaliyetler düzenlenmelidir.

Bu faaliyetler bireylerin yalnızlık duygusunu azaltmakta ve ruhsal dayanıklılığı artırmaktadır.

Medya Temsili ve Kimlik İnşası

Medya, toplumun algısını şekillendiren en güçlü araçlardan biridir. Ne yazık ki çoğu medya içeriği, engelli bireyleri ya aşırı dramatize ederek ya da “ilham verici kahraman” olarak sunmaktadır. Bu tür temsiller bireylerin kendilerini gerçek dışı kalıplara sıkışmış hissetmelerine neden olur.

RTÜK’ün 2022 yılı Engelli Temsili Raporu’nda, medya içeriklerinin %72’sinin engellileri “yardıma muhtaç figürler” olarak sunduğu belirtilmiştir. Gerçekçi, eşitlikçi ve üretken engelli karakterler sunmak, hem bireyin kimlik gelişimine hem de toplumun dönüşümüne katkı sağlayacaktır.

Eğitim ve İstihdamda Ruhsal Yansımalar

Bedensel engelli bireylerin eğitim ve istihdam süreçlerinde karşılaştığı ayrımcılık, yalnızca ekonomik değil, psikolojik bir sorundur. Eğitimde dışlanan bir çocuk ya da iş başvurusunda reddedilen bir yetişkin, kendini değersiz hissedebilir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2022 İstihdam Raporu’na göre, Türkiye’de engelli bireylerin yalnızca %31’i istihdam edilebilmiştir. Bu oran, bireyin kendine olan güvenini azaltmakta ve psikolojik olarak içe kapanmasına neden olmaktadır.

Bedensel engelli bireylerin psikolojik ve duygusal destek ihtiyaçları, toplumun her kesimi tarafından görülmeli ve önemsenmelidir. Sadece fiziksel koşulların iyileştirilmesi, bireyin tam anlamıyla topluma entegre olmasını sağlamaz. Bireyin iç dünyasına dokunulmadıkça, dış dünya ne kadar erişilebilir olursa olsun, gerçek anlamda bir bütünleşme sağlanamaz.

Ailelerin daha bilinçli olması, sağlık sisteminin bütüncül hizmet sunması, sosyal bağların güçlendirilmesi ve medya temsilinin olumlu yönde gelişmesi, bu yolculukta en güçlü adımlardır. Psikolojik destek, bir ayrıcalık değil, temel bir insan hakkıdır.

Bu noktada, hepimize sorumluluk düşmektedir.
Yaşadığınız şehirde bedensel engelli bireylerin psikolojik destek hizmetlerine erişimi yeterli mi? Sizler, sağlık kurumları ve yerel yönetimler bu konuda üzerine düşeni yapıyor musunuz? 

Kaynakça:

  1. Sabancı Vakfı  – “Engellilik ve Toplumsal Algı” Araştırması, 2011, https://www.sabancivakfi.org/tr/sosyal-degisim/engellilik-ve-toplumsal-algi-arastirmasi 
  2. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) – “Engelli Bireyler Araştırması 2023”, https://www.tuik.gov.tr
  3. Türkiye Psikiyatri Derneği – “Engellilerde Ruh Sağlığı Araştırması”, 2022, https://www.psikiyatri.org.tr
  4. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) – “Disability and Mental Health”, 2021, https://www.who.int
  5. Sağlık Bakanlığı – “2023 Ruh Sağlığı Eylem Planı”, https://www.saglik.gov.tr
  6. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Enstitüsü – Sosyal Katılım ve Ruh Sağlığı Araştırma Raporu, 2021
  7. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) – “Engelli Bireylerin Medyada Temsili Raporu”, 2022, https://www.rtuk.gov.tr
  8. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı – “2022 Engelli İstihdam Raporu”, https://www.csgb.gov.tr